-
1 danach
\danach bin ich dran ondan sonra sıra bende;eine halbe Stunde \danach ondan yarım saat sonra2) ( räumlich) ona;ohne \danach zu schauen ona bakmadan3) ( dementsprechend) ona göre;es sieht ganz \danach aus, als ob... öyle görünüyor ki, sanki...;richte dich bitte \danach! lütfen ona göre hareket et! -
2 dementsprechend
dementsprechend ['de:mʔɛnt'ʃprɛçənt]I adj ona uygunII adv ona göre;sie wurden \dementsprechend behandelt ona göre muamele gördüler -
3 je
je1. adv hep, hiç, genelde; beher(i), -(ş)er;der beste Film, den ich je gesehen habe şimdiye kadar gördüğüm en iyi film;je zwei (Kilo) ikişer (kilo);drei Euro je Kilo kilo başına üç öro;je nach Größe (Geschmack) boya (zevke) göre;je nachdem duruma göre2. konj: je …, desto … ne kadar … o kadar …;je länger, je lieber ne kadar uzun sürerse o kadar iyi;je nachdem, wie … … nasılsa ona göre -
4 richten
richten ['rıçtən]I vt1) ( lenken) yönlendirmek (an/auf -e/-e) ( gegen -e karşı); ( wenden) yöneltmek (an/auf -e/-e) ( gegen -e), çevirmek (an/auf -e/-e) ( gegen -e); ( Waffe) yöneltmek ( auf -e); ( Blick) yöneltmek ( auf -e), çevirmek ( auf -e);das Wort an jdn \richten sözü birine yöneltmekII vrsich \richten1) ( sich anpassen)sich nach etw dat \richten bir şeye endeksli olmak, bir şeye göre yön almak;richte dich danach! ona göre hareket et!sich nach jdm \richten birini örnek almaküber jdn \richten birini yargılamak -
5 Sicht
in (außer) Sicht görünürde (değil/yok);in Sicht kommen görünmek, görülmek; ortaya çıkmak;auf lange Sicht uzun vadeli;aus seiner Sicht onun açısından, ona göre;(fällig) bei Sicht görüldüğünde ödenecektirSichtverhältnisse pl Sicht görüş şartları -
6 beherzigen
beherzigen* [bə'hɛrtsıgən]vt dinlemek, ciddiye alarak ona göre hareket etmek -
7 ausrichten
ausrichten v/t <-ge-, h> düzeltmek; Fest, Hochzeit yapmak;jemandem etwas ausrichten haber vermek, bildirmek;kann ich ihr von dir etwas ausrichten? ona senden bir haber ileteyim mi?;richte ihr einen Gruß (von mir) aus ona (benden) selam söyle;ausrichten nach -e yöneltmek, çevirmek;sich ausrichten -e yönelmek;sein Verhalten ausrichten nach davranışını -e göre yönlendirmek;A wird (bei B) nichts ausrichten (können) A (B’den/B karşısında) hiçbir şey elde edemeyecek -
8 danach
mir ist nicht danach bunu canım istemiyor;ich fragte sie danach ona onu/bunu sordum -
9 gehen
gehen ['ɡeːə n] <ging, gegangen, sn>1. v/i gitmek; (weggehen) ayrılmak; (funktionieren) işlemek, çalışmak; Ware sat(ıl)mak; (dauern) sürmek;zu Fuß gehen yürümek;einkaufen (schwimmen) gehen alışverişe (yüzmeye) gitmek;an die Arbeit gehen işe girişmek;gehen wir! gidelim!;gehen in (A) (passen) -e uymak, -e sığmak;gehen nach (urteilen) -e göre hareket etmek;das geht zu weit bu kadarı fazla (oluyor);BAHN über München gehen Münih üzerinden gitmek;das Gedicht geht so: … şiir şöyle: …;die Fenster gehen nach Westen pencereler batıya bakıyor;in die Industrie (Universität) gehen endüstriye (üniversiteye) geçmek;in die Politik gehen politikaya/siyasete atılmak;sich gehen lassen kendine hakim olamamak; kendini koyuvermek; boşvermek;vor sich gehen gerçekleşmek; olup bitmek;wenn es nach ihr ginge ona kalsa(ydı);wie gehen die Geschäfte? işler nasıl (gidiyor)?2. v/unp: wie geht es dir (Ihnen)? nasılsın(ız)?;es geht mir gut iyiyim;es geht şöyle böyle; (es ist möglich) olur;das geht nicht olmaz;es geht nichts über … …-in üstüne hiçbir şey yok;worum geht es? sorun/konu nedir?;es sich (D) gut gehen lassen keyfine bakmak -
10 aus
aus [aʊs]I präper sah \aus dem Fenster pencereden baktı;\aus der Flasche trinken şişeden içmek;trink bitte nicht \aus der Flasche! lütfen şişeden içme!;\aus der Mode kommen modası geçmek;\aus dem Gleichgewicht kommen dengesi bozulmak;ich komme \aus Deutschland ben Almanya'dan geliyorum;dieser Stuhl stammt \aus dem 18. Jahrhundert bu sandalye 18. yüzyıldandır2) ( begründend)\aus Versehen yanlışlıkla;\aus Mitleid acıyarak, merhameten;\aus Angst korkudan;\aus diesem Anlass bu vesileyle;das weiß ich \aus Erfahrung başımdan geçtiği için bunu biliyorum3) ( beschaffen) -den;\aus Glas camdan4) ( sonstige)\aus der Sache ist nichts geworden o işten bir şey çıkmadı;was ist \aus ihr geworden? ona ne oldu acaba?;das ist doch \aus der Mode! bunun modası geçti artık!II advdas Spiel ist \aus oyun bitti;zwischen ihnen ist es \aus onların ilişkisi bitti;jetzt ist alles \aus artık her şey bitti2) ( ausgeschaltet) kapalı;das Licht ist \aus ışık kapalı;Licht \aus! ışığı kapa!3) sport aut;der Ball war \aus top auta çıkmıştıauf etw \aus sein bir şeye;von hier \aus buradan;vom Turm \aus konnte man den Fluss sehen kuleden ırmak görülüyordu -
11 recht
recht [rɛçt]I adjder \rechte Augenblick uygun an2) ich habe keine \rechte Lust pek hevesim yok3) ( richtig) doğru;hier geht es nicht mit \rechten Dingen zu burada bir şeyler dönüyorII adv1) ( sehr) çok;\recht tief çok derin;\recht herzlichen Dank çok teşekkürler2) ( ziemlich) oldukça, epeyce;\recht viel/oft oldukça fazla/sıkganz \recht! çok doğru!;jetzt erst \recht nicht! işte [o hele] şimdi hiç olmaz!;wenn ich es \recht überlege... iyice bir düşündüğümde...;\recht daran tun, sich zu entschuldigen özür dilemekle iyi etmek;ist es dir \recht wenn ich jetzt gehe? şimdi gidersem senin için uygun mu?;das soll mir \recht sein bana göre hava hoş;das geschieht ihm \recht ( fam) ona oh olsun;ich seh' wohl nicht \recht! ( fam) gözlerime inanamıyorum!;wenn ich Sie \recht verstehe sizi doğru anlıyorsam;verstehe mich bitte \recht beni lütfen yanlış anlama;ich weiß nicht \recht pek bilmiyorum;du kommst gerade \recht tam zamanında geldin;man kann ihm nichts \recht machen hiçbir şeyi beğenmiyor
См. также в других словарях:
ona göre hava hoş — onun için fark etmez, tutulacak yolu başkaları düşünsün anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ona — zf. O zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur. T. Buğra Birleşik Sözler ona buna sözüm ona Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ona göre hava hoş … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadı anlatışa göre fetva verir — haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek anlatırsa dinleyen ona hak verir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜDEBBİR — Evvelden düşünüp işleri ona göre ayarlayan. Her şeyin evvelden tedbirini yapan, gören. * İlmi ile her şeyin akibetini ihâta edip ona göre hikmetle iş yapan Allah (C.C … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NOKTA-İ NAZAR — Görüş, bir nevi fikir. (Bak: Rasyonalizm)(Nazar ı Nübüvvet ve tevhid ve imân; vahdete, âhirete, Uluhiyete baktığı için, hakaikı ona göre görür. Ehl i felsefe ve hikmetin nazarı; kesrete, esbâba, tabiata bakar, ona göre görür. Nokta i nazar… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RASYONALİZM — Fr. Fls: Akliyecilik. Her şeyin yalnız akıl ile bilinebileceğini iddia eden bir felsefi görüş. (Bak: Felsefe)(Nazar ı nübüvvet ve tevhid ve iman; vahdete, âhirete, uluhiyyete baktığı için hakaiki ona göre görür. Ehl i felsefe ve hikmetin nazarı;… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
onca — sf. 1) O kadar, o denli Koca Yusuf onca atın içinden üç at seçememişti. Y. Kemal 2) zf. Ona göre, onun düşüncesine göre Onca yapılacak şey bir gelin entarisi, iki sofra da yemek... M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır — insan kendi durumuna göre bir yaşam tarzı benimsemeli, arkadaşlarını da ona göre seçmelidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
HANE-İ AVARIZ — Avarız ve bedel i nüzul ve buna benzer vergiler ve tekâlifin toplanmasında tutulan ölçü. Buradaki hanenin, lügat mânası olan evle münasebeti yoktur. Kasabalar, köyler nüfuslarına ve emlâk ve arazilerinin miktar ve hâsılatlarına göre hane itibar… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Cəngəmiran — Municipality … Wikipedia
akıllı — sf. 1) Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil 2) ünl. Karşısındakinin düşüncesizliğini belirtmek için söylenilen uyarma sözü 3) alay Düşüncesiz, aptal Akıllıya bak, bu işten kendisine bir pay çıkarmak istiyor. Birleşik Sözler akıllı uslu… … Çağatay Osmanlı Sözlük